Prof. Dr. Ekmel Özbay, Descartes Bilim
Ödülü Kazandıran Çalışmalarını TÜBA'ya Anlattı
2005 yılında 5 ayrı araştırma grubuna verilen AB
Descartes Bilim Ödülü'nü kazanan ekiplerden biri de, TÜBA Asli
Üyesi- Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi
Direktörü ve Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ekmel
Özbay'ın EXEL grubudur. Negatif metamalzemeleri deneysel
olarak dünyada ilk üreten ve bu tür malzemelerin varlığını
ispat eden Bilkent Grubu yeni bir bilimsel araştırma alanının
doğmasına öncülük ediyor.

Prof. Dr. Ekmel Özbay ödülü, 2 Aralık 2005'te Londra'da
düzenlenen bir törende, AB'nin Bilim ve Teknoloji Bakanı Mr
Janez Potocnik'den (European Commissioner for Science and
Research) aldı.


Metamalzemeler doğada bulunmayan ama
üretilebilen ve ışık kırılma özellikleri negatif olan
malzemelerdir. Metamalzemeler Londra Imperial College'da
çalışan Prof. Sir John Pendry tarafından teorik olarak 2000
yılında ortaya atılmıştır. Daha sonra bu malzemelerin deneysel
olarak varlığı, bakır tel ve yarık halka rezonatörlerinden
oluşan sistem için Prof. Schultz ve ekibi tarafından 2001
yılında; dielektik fotonik kristallerde de ilk kez Prof. Dr.
Ekmel Özbay ve ekibi tarafından 2003 yılında gösterilmiş ve
imal edilmiştir. EXEL proje grubu Yunanistan'dan Prof. Costas
Soukoulis, Türkiye'den Prof. Dr. Ekmel Özbay, İngiltere'den
Prof. John B. Pendry, Almanya'dan Prof. Martin Wegener ve
ABD'den Prof. David R. Smith'den oluşmaktadır.
Metamalzemelerin en önemli özelliği ışığın
özelliklerinin negatif olmasıdır. Örneğin havadan gelen bir
ışık demeti suya girerken belirli bir açıda kırılmaktadır.
Oysa bu kırılım metamalzemeler de negatif yönde olmaktadır.
Yani bu malzemelerde ışığın kırılma indisi negatiftir. Faz
hızı, ışık-basıncı, Doppler etkisi, Cherenkov radyasyonu gibi
bilinen tüm bu optik özelliklerde bu malzemelerde negatif
olarak ortaya çıkmaktadır. Bilkent Üniversitesi Nanoteknoloji
Araştırma Merkezinde yapılan çalışmalar sonucunda dünyanın en
küçük boyutlarına sahip negatif kırılma endeksli
metamalzemeler üretilmiştir. Günümüzde entegre devrelerin
minimum boyutlarını sınırlayan en önemli faktör, bu devreleri
yapmak için kullanılan merceklerin optik olarak
çözünürlüklerin yetersiz kalmasıdır. Oysa nano boyutlarda
sahip nano-metamalzemeler kullanarak geleneksel merceklerden
çok daha yüksek çözünürlüğe sahip süper mercekler yapmak
mümkündür. Bu süper merceklerin çözünürlüğü geleneksel
merceklerden 20-30 kat daha üstündür. Entegre devre yapımında
süper merceklerin kullanımı ile günümüzde ancak 1 milyar
transistörün sığabildiği bir alana 1 trilyon transistör
sığdırmak mümkün olacaktır. Metamalzemeler vasıtası ile
üretilen ve 3-10 nm boyutlarında nanotransistörlerden oluşan
bu nanoelektronik entegre devreler ise günümüzdeki
bilgisayarlardan binlerce kat daha hızlı ve kapasiteli yeni
nesil bilgisayarların yapılmasında kullanılacaktır.
Metamalzemelerin başka bir kullanım alanı nanofotonik
uygulamalardır. Bu tür aygıtlar metal ve yalıtkan malzemelerin
bir araya geldiği ara yüzeyde oluşturulan ve nanometre
boyutlarına sahip olan yapılardan oluşmaktadır. Bu yapılarda
ışık sadece bu ara yüzeyde yer almakta ve bu bölgede ışığın
dalgaboyu havadaki dalgaboyundan 20-30 kat daha kısa
olabilmektedir. 10 nm seviyesine inen dalgaboylarında
moleküler seviyede etkileşim veya görüntü almak mümkündür.
‘Optik-anten' adı da verilen bu yapılar ile normal yöntemler
ile mümkün olmayan optik görüntüleme çözünürlüklerine
erişilmektedir. Bir molekülün optiksel yöntemler ile
görüntüsünün alınması yanında bu moleküle optiksel olarak
erişim de sağlandığı için bu yöntemin özellikle optik temelli
hafıza uygulamalarında önemli bir avantaj sağlaması
beklenmektedir. Günümüzde bir DVD'nin bilgi saklama
kapasitesini belirleyen yazılan ışığın dalgaboyudur.
Nanoplazmonik yapılarda bu dalgaboyunun 30 kat küçüldüğü
düşünülürse, bu yapıların DVD yazma ve okumada kullanılması
DVD'lerin kapasitesini 1000 kat arttırabilecek ve 100 Terabyte
bilginin tek bir diske yazılması mümkün olacaktır. Bu yaklaşık
olarak 25,000 sinema filminin tek bir DVD'de saklanması
demektir.
Negatif kırılma indeksine sahip fotonik kristaller de
metamalzemelerin bir başka önemli alanını oluşturmaktadır. Bir
kelebeğin veya tavus kuşunun kanatlarında yer alan renklerin
temel nedeni bu yapılarda bulunan doğal olarak bulunan fotonik
kristallerdir. Fotonik kristalleri nanolitografi yardımı ile
yarı iletkenler kullanarak da üretmek mümkündür. Işığın
dalgaboyunun onda biri inceliğinde (30-50 nm) olan bu
yapılarda oluşturulan düzensizlikleri kullanarak ışık çok
küçük bir alana sıkıştırılabilir. Bu yaklaşım ile dünyanın en
küçük çınlaçları yani ışığı çok küçük bir hacimde
sıkıştırabilen yapılar tasarlanmış ve üretilmiştir. Bu
yapıların boyutları bir dalgaboyu küp hacminin 30'da biri
kadardır. Bu kadar küçük boyutlara inebilen bu yapıları
kullanarak dünyanın en küçük lazerleri yapılmıştır. Boyutları
bu kadar küçülen lazerlerden milyonlarcası aynı malzemede
yapılabildiği için bu fotonik kristal lazerler çok ucuz
maliyetlere sahiptir. Nanofotonik kristal temelli bu
lazerlerden çıkan fotonlar yine fotonik kristaller vasıtası
ile yönlendirilerek ışığın bir devrenin değişik noktalara
ulaşmasını sağlayabilir. Günümüzde 4-5 GHz'de tıkanma
seviyesine gelmiş silikon temelli mikroişlemcilerin en büyük
sorunu transistörler arasındaki elektronik iletişimin
yavaşlığıdır. Boyutları 2 cm'e varan bu entegre devrelerde
bilginin elektronik olarak bir uçtan diğerine taşınması çok
uzun bir süre almaktadır. Oysa hepimizin bildiği gibi evrende
ışıktan hızlı bir şey olamaz. Bu durumda bu bilginin optik
olarak nanofotonik kristaller vasıtası ile taşınması
günümüzdeki bu sınırlamayı ortadan kaldıracak ve
bilgisayarların yüzlerce kez daha hızlı çalışmasına olanak
tanıyacaktır. Benzer şekilde günümüzde internetin hızını
belirleyen temel olarak elektronik devrelerdir. Bu elektronik
devrelerin optik devreler ile değişimi sayesinde bilgi iletme
hızında yüzlerce katlık bir hızlanma olacaktır. Bu optik
entegre devreleri oluşturan lazer, modülatör ve detektörlerin
yapımında, ve ışığın bu devre içersinde yönlendirilmesinde
nanofotonik kristaller önemli avantajlar sağlamakta ve bu tür
devrelerin boyutlarının çok küçülmesini sağlamaktadır.

Bir tavus kuşunun kanatlarında bulunan renk çeşitliliği
kanat üzerinde bulunan doğal nanofotonik kristallerden
kaynaklanmaktadır.

Metamalzemeler ile üretilen yeni nesil DVD'lerin
kapasiteleri bin kat artacaktır.

Nanoplazmonik yapılarda ışığın dalgaboyunun çok kısa olması
nedeni ile moleküler seviyede optik görüntü almak
mümkündür.

Nanofotonik yöntemler ile üretilen 10 nm boyutlarında
nanoelektronik devreler gelecek kuşak bilgisayarların
yapımında kullanılacaktır.
 Bilkent Üniversitesinde üretilen dünyanın en
küçük negatif metamalzemeleri.
ARŞİV
Arşiv
(2005 Yılı)
Arşiv
(2004 Yılı)
|